11 Kasım 2022 Cuma

Stephen King Okuma Rehberi

 Herkese merhaba!


 Kasım ayı King ayıdır diye bir giriş yapmak isterdim fakat King severler bilir ki King okumanın zamanı yoktur. Hatta okunan diğer kitaplar birer 'King arasıdır'. Bu sebeple, her ay olduğu gibi Kasım ayı da King ayıdır diyerek giriş yapayım. 

Bloğa vakit buldukça -ve canım istedikçe- giriş yaptığım için okulların bir haftalık ara tatilini fırsat bilerek kendimi bilgisayarın başına oturttum, işte buradayım. Sizlere en sevdiğim iki yazardan biri olan Stephen King'in okuma rehberini oluşturmak üzere: Fakat öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu liste yalnızca okuduğum kitaplar üzerinden ilerleyecek. Elbette ustanın okumadığım daha pek çok kitabı bulunuyor, elimden geldiğince de yavaş okumaya çalışıyorum hepsini tüketmemek için. Neyse ki hatrı sayılır ölçüde kitabını okudum ve bu rehber niteliğinde yazıyı oluşturabiliyorum. 

Eğer hazırsanız, King kitaplarını türlerine göre ayırarak, bir bir tanıtmaya başlayalım!


Stephen King bir korku yazarı diye duydum, bir korku tutkunu olarak korku türünde kitaplarını okumak istiyorum:

Diyenlerdensiniz öncelikle yanıldığınızı söyleyerek başlayalım. Kendisinin adını korku/gerilim kitapları ile duyurduğu doğru elbette fakat King çok yönlü bir yazar. Hatta senarist. Korku haricinde suç, bilim kurgu, dram, aşk ve hatta masal türünde dahi kitapları bulunuyor kendisinin. Fakat elinden çıkan korku/gerilim türünde bulunan kitapların pek çoğu oldukça başarılı. Bunlardan en iyilerini sizlere kısaca tanıtayım: 

O (It) 

Adını duymayanınız yoktur. Çirkin makyajıyla Pennywise'ı film uyarlamalarının birinde görmediyseniz bile mutlaka fotoğrafına rastlamışsınızdır. O, King'in en başarılı korku kitaplarından biri. Tam metni yaklaşık 1200 sayfa olan bu kitap iki farklı dönem arasında gidip gelerek bizlere baş karakterlerin belalı palyaço Pennywise ile olan savaşını aktarıyor. 

Karakter işlenişi oldukça ayrıntılı ve sağlam olan bu kitap, beş farklı karakterin bir çocukluk dönemi; bir de yetişkin hallerini okumamızı sağlıyor. Derry kasabasında her 27 yılda bir uyanan kabus palyaço ile neredeyse hayatları boyunca mücadele ediyorlar diyebiliriz. Okurken her bir karakteri sanki yakın arkadaşınızmış gibi tanıyacak, hatta kitap bittiğinde onları özleyeceksiniz. Garanti veririm. 

Not: Sahaf piyasasında bulunan kısaltılmış halini okumanızı tavsiye etmem. Kitaptan aldığınız zevkin içine edecektir. 


Medyum (The Shining)

 Ne yalan söyleyeyim herkes gibi Medyum'un ilk uyarlamasını izleyenlerden biriyim. Stenley Kubrick'in eşsiz uyarlaması ile tüm zamanların en iyi korku/gerilim filmlerinden biri olarak gösterilen The Shining'in kitabı da en az filmi kadar sağlam. Tabii önce filmini izleyip sonra kitabını okumanın avantajlı bir yanı var: Jack Nicholson'ı kafanızda canlandırarak okumak ayrı bir keyifli!

Medyum, bir yazarın (King'in yazar karakterleri sıkça kullanma gibi bir alışkanlığı vardır) aldığı iş teklifi ile başlıyor. Kış mevsiminde müşterilerin terk ettiği Overlook oteli'nin yeni sezon açılışına kadar bekçiliğini yapmak. Hal böyle olunca karısını ve tek çocuğunu alarak bu otele geliyor ve olaylar yavaş yavaş başlıyor. Kitap hakkında çok bir şey söylemeye gerek yok, eğer Medyum'u okuıyacaksanız mutlaka filmini de izlemişsinizdir ve hakimsinizdir zaten. İşin güzel yanı, kitapta karakterin düşüncelerine tamamen hakim olabilmek. Ayrıca Jack Torrance adlı baş karakterin oğlu olan Danny Torrance'i de tanıma fırsatınız olacak. Çünkü Medyum tek bir kitap değil; Danny'i merkeze aldığı Doktor Uyku (Doctor Sleep) adlı bir devam kitabı bulunuyor. 


Hayvan Mezarlığı (Pet Sematary) 

 Hayvan Mezarlığı, yine King'in en bilinen ve sevilen korku kitaplarından biri. Belki diğer iki kitap yerine, eğer King'e ilk defa başlangıç yapacaksanız bu kitabı seçebilirsiniz. Okunması çok daha kolay ve sürükleyiciliği yüksek olan bu kitap hem sizi King'in diline kolayca alıştıracak; hem de sayfaları ardı ardına çevirmeden duramayacaksınız. 

Hayvan Mezarlığı, iki çocuklu ve mutlu bir ailenin yeni bir eve taşınmasıyla başlıyor. Durun, hemen notunuzu vermeyin, lanetli ev teması değil. Ayrıca King bu arkadaşlar, en klişe fikirleri bile olağanüstü hayal gücü ile orijinal hale getirebilir. Her neyse, burada lanetli olan şey ev değil: bir mezarlık. Fakat yine durun, bu mezarlık bir hayvan mezarlığı. Yani gerçekten evin arkasında bulunan bir arazi var ve bu araziye ölen hayvanlar gömülmüş. İki çocuğun kedisi ölünce de, eh, madem burada bir hayvan mezarlığı var o zaman kedimizi oraya gömelim diyorlar ve o saatten sonra olanlar oluyor. 

Baştan uyarayım, kitap çok çarpıcı olayları karşınıza çıkarabiliyor. Yani ummadığınız şekilde sizi üzebilecek hadiseler okuyabilirsiniz. Benden söylemesi. 



King'in diğer korku kitaplarını ise aşağıya sıraladım. Sıralamanın kesinlikle bir önemi vardır, yani en iyiden daha az iyiye doğru gideceksiniz. Elbette kötüye değil, King'in kötü kitabı olamaz. 

-Hayatı Emen Karanlık (The Dark Half)

-Ruhlar Dükkanı (Needful Things)

-Christine 

-Cep (The Cell)

-Göz (Carrie)

-Falcı (Thinner)


Stephen King'in daha çok gerilim/psikolojik gerilim kitaplarını merak ediyorum: 

Diyorsanız bu tarafa doğru gelmenize sevindim. Çünkü bence en başarılı kitaplarına özellikle burada imza atmış usta.

Sadist (Misery)

Yahu ne kitaptı be! King'in en başarılı kitaplarından ön sıralarda bulunmakla birlikte, okurken sizi tırnak yedirtecek dozda bir gerilime maruz bıraktığını söyleyerek başlayayım tanıtmaya. Bu kitapta gerilim unsuru kesinlikle doğaüstü bir şey değil. Hatta başından sonuna kadar doğaüstü hiçbir şey olmuyor kitapta. Daha çok yaşanılan durumlar ve özellikle kafayı yemiş karakter Annie'ye maruz kalmak başlı başına yeterli inanın bana. 

Kitap, çok başarılı bir yazar olan (evet size demiştim) Paul Sheldon'ın büyük bir kaza geçirmesiyle başlıyor. Ne hikmetse kendisini o halde bulan ve evine getiren Annie ise kitap serisinin en büyük hayranı. Yaralı adamı hastaneye götürmek yerine, neden evine getirdiğini merak eder gibisiniz. İşte kitabın konusu da tam olarak bu. Daha fazla spoiler vermek yerine, kesinlikle okumanızı tavsiye ediyor ve devam ediyorum. 



Oyun (Gerald's Game) 

 Psikolojik gerilimin zirvelerinden biri olan bu kitapla yıllar önce tanıştım. Bu kitapta da tıpkı Sadist kitabında olduğu gibi doğaüstü hiçbir güç bulunmamakta. Uzun yıllardır evli olan bir çift, birlikte baş başa vakit geçirip 'aşklarını tazelemek için' ufak bir tatile çıkmaya karar veriyor, kitap da böylece başlamış oluyor. Çiftin tatil için gittikleri yer, elbette etrafında kilometre kareler boyunca hiç bir insan evladının yaşamadığı bir bölge. Çift aşk tazeleme boyutunu biraz fazla abartınca, özellikle baş kadın karakter için korkunç gerilimli saatler başlamış oluyor. Özellikle klostrofobisi olan vatandaşlar için pek önermem. Yani ben klostrofobisi olan biri olarak kitabı okurken darala darala bir hal oldum. Fakat kitabın kalitesi? Tartışılmaz! 



King'in öykü kitapları da oldukça fazlaymış. Ben öykü kitabı çok seviyorum, her telden öykünün bulunduğu şöyle güzel bir önerin var mı?:

Diyorsanız eh, size şöyle söyleyeyim. King'in öykü yazarlığı belki roman yazarlığı mahlasını geride bırakacak kadar başarılı. Öyle güzel hikayeleri bulunan kitapları var ki, hangi birini sığdıracağımı inanın bilmiyorum. Bu sebeple genele bakarak en beğendiğim birden fazla öykünün bulunduğu kitapları ele almaya çalışacağım. 

Zifiri Karanlık, Yıldızsız Gece (Full Dark, No Stars)

 En başarılı öykü kitabıdır bana göre. Uzun zamandır bu kitabı arıyor fakat bulamıyordum çünkü Altın Kitaplar asla tekrar baskı yapmamakta ısrarcı. Hal böyle olunca, sahaflardan fahiş fiyatlara temin etmek yerine kütüphaneden alıp okumaya karar verdim. Keşke elimin altında bir kopyası bulunsaydı da her istediğimde tekrar okuyabilseydim. 

Kitap içerisinde 4 farklı öykü var. Adından da anlaşılacağı üzere bunların hepsi karanlık öyküler. Hatta King'den çok nadir gördüğüm bir karanlık barındırıyorlar. Şiddet olayları üst düzey olan öyküler bunlar. Kitabın en beğendiğim hikayesi Koca Şoför adlı hikaye oldu. Tecavüze uğrayan bir yazarın (iyice anladınız artık bence) neler yapabileceğini gösteren mükemmel ötesi bir hikayeydi. 1922'de son derece başarılı ve sürükleyici bir öyküydü. Netflix uyarlamasına bir bakayım dedim fakat bakmaz olaydım. Filmi izlemek yerine mutlaka öyküsünü okuyun. 1922 konu kurgu itibariyle yine yakın zamanda okuduğum Dolores Claiborne adlı kitaba çok benziyordu. Spoiler vermemek için pek ayrıntıya girmeyeceğim. Son hikaye ise İyi Bir Evlilik ve oldukça vurucu bir öyküydü. Eğer bulabilirseniz bu kitabı, okuduğunuza asla pişman olmayacaksınız. 



Gece Yarısını Dört Geçe (Four Past Midnight) 

Yine içerisinde dört farklı hikaye barındıran bir şaheser daha. Okumamın üzerinden epey zaman geçtiği için, hikaye isimlerinden yalnızca beni çok etkileyen iki tanesi kalmış aklımda. King'in şimdiye kadar okuduğum en başarılı hikayesi olan Umacılar bu kitapta yer aldığı için, kitabın yeri bende çok ayrı. Umacılar'ı size nasıl anlatsam, inanın bilmiyorum. Yani bir insan böyle bir kurguyu nasıl düşünür, her bir kasrakteri nasıl ince ince işler, hikayeyi adeta yaşatır akıl sır erdiremiyorum. Burada eklemek istediğim bir şey var: Netflix'in Into the Night adlı dizisi RESMEN Umacılar adlı hikayenin çok ama çok berbat bir çakması. Lütfen orijinal hikayeyi okuyun ve gerçek kalitenin tadına varın.

İkinci etkilendiğim hikaye ise Kütüphane Polisi oldu. Açıkçası etkilenmekten ziyade dehşete düştüm bu hikayeyi okuyunca. Özellikle sonradan öğrendiğim bir bilgi ile, çünkü bu hikayede yer alan bir çocuk tecavüzü varmış fakat zannediyorum Altın Kitaplar bu kısmı çıkarıp basmış kitabı. Yani, açıkçası çıkarmaları iyi olmuş fakat en azından not olarak bizlere iletilebilirdi diye düşünüyorum. Kitapta yer alan diğer hikayeler de oldukça başarılı bu arada. Direkt alıp hepsini okuyun derim. 

 


Sis (Skeleton Crew)

 Şimdi öncelikle ben bu kitabı sahaftan edindiğim için, kısaltılmış versiyonunu okudum. Yani içerisindeki bazı öyküler çıkarılmıştı. Ama açıkçası bundan dolayı pişman değilim çünkü geriye kalan hikayeleri ağzının tadını iyi bilen biri seçmiş belli ki. Her biri çok güzel hikayelerdi. İnanın ayrım yapamıyorum. 

Sis adlı öykünün film uyarlamasını izlemiştim daha önce. Açıkçası uyarlaması oldukça güzel yapılmış çünkü öyküden aldığım tadı filminden de almıştım. Hatta filmin sonu, öyküye göre daha bile iyiydi diyebilirim. Raft, Maymun ve Yaşama Hırsı adlı öyküler ise birbirinden güzeldi açıkçası. Yine bu sene içerisinde okuyup çok beğendiğim kitaplardan biri oldu. 


King'in okuduğum ve içerisinde çok güzel öyküler barındırdığı diğer hikaye kitapları: 
-Karanlık Öyküler
-Kan Varsa

King'in ortaya karışık kitaplarını okumak istiyorum (her telden olsun, bilmiyorum öner işte bir şeyler):
Gibi bir istekle buradaysanız, sizin için de önerilerim mevcut. 


11/22/63

 King'in yine ve yine en iyi kitaplar listesinde ön sıralarda yer alan bir diğer gerilim kitabı 11/22/63. Aslında bu kitaba direkt olarak gerilim demek, kitaba hakaret olur. Çünkü kitap gerilimin yanında suç, dram, bilim kurgu, tarih ve aşk temasını da barındırıyor. Yani anlayacağınız, tadından yenmiyor. 

Kitap bir edebiyat öğretmeni olan baş karakterimizin, yalnızca tek bir güne zamanda yolculuk yapabilmesini sağlayan bir dolap bulmasıyla başlıyor. Yani aslında tamamen böyle başlamıyor ama kısaca kitap zamanda yolculuk temalı. Baş karakterimiz Jake, zamanda geçmişe giderek 1963 yılında bir suikaste kurban giden J. F. Kennedy'nin ölümünü engellemek üzere harekete geçiyor fakat elbette zamanda geriye gitmenin ciddi sonuçları var. Hem de tarih akışını değiştirmek sandığımız kadar kolay değil. Başından sonuna kadar bir şaheser, başyapıt olan bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Arka planda suikasti engellemek elbette oldukça önemli fakat kitap bundan çok çok daha fazlası. Özellikle Jake'in duyguları ile görevi arasında kalışını okumak insanı derinden etkiliyor. Size 3 King kitabı okutma hakkım olsaydı birini kesinlikle bu kitaptan yana kullanırdım. 

Şiddetle tavsiyemdir. 




Dolores Claiborne 

Yazı içerisinde adından bir kez bahsetmiştim (1922 adlı öykü ile benzerliğinden) ve şimdi bu kitabı biraz açmak istiyorum izninizle. Dolores Claiborne, adını baş kahramanından alan bir itiraf kitabı. Sanırım en iyi bu şekilde özetleyebilirim. İlk sayfalarda Dolores kendisini pek kimsenin sevmediği, ağzı bozuk bir kocakarı olarak tanımlıyor, cinayet suçlaması ile ifadesi alınırken. Dolores gerçekten bir katil fakat suçlandığı suçu işlememiş, geçmiş bir cinayetin itirafını yapıyor bizlere. Böylece onun hayat hikayesini okumaya başlıyoruz. 
Okurken açıkçası tüylerimi bu kadar diken diken edeceğini hiç tahmin etmemiştim. Kitap aslında bir suç/gerilim/dram kitabı fakat bana göre dram yanı biraz ağır basıyor. Bu kocakarının başından geçenleri okuduğunuzda, bir itiraftan çok daha fazlasını okuyorsunuz aslında. Ve King bu kitabıyla sadık kadın okurlarına bir selam çakarken, işlenen bir cinayet suçuna karşı aslında bizi jüri üyesi koltuğuna oturtuyor. 
Daha fazla anlatmadan, jüri koltuğunu devralmak isterseniz önerimdir demekle yetiniyorum. 


Peki ya Kara Kule Serisi? 

 Kule Serisi'nin ilk kitabı olan Silahşor benim okuduğum ilk King kitabı. Bu sebeple bu serinin yeri bende apayrı. Liseye yeni başladığım sırada serinin büyük bir kısmını tükettim (son kitabı hala okumadım) ve en başa alıp bu inanılmaz serüveni tekrar adeta yiyip içercesine okumak istiyorum.
King Kule serisini kendi ustalık eseri tabirine gelecek şekilde tanımlıyor. Bu hiç de abartılmış bir tabir değil; emsallerinden çok farklı bir kurgu, dünyayla karşılaşıyorsunuz. Her kitapta evren biraz daha genişliyor, karakter sayısı artıyor, bu dünyanın bir parçası olduğunuzu hissediyorsunuz. 

Seriyi tanımlayacak en ama en genel cümle Silahşor Roland'ın Siyahlı Adam'ın izini sürüşü ve Kara Kule'ye ulaşıp tırmanma emeli. Böyle söyleyince, hiçbir şey anlamamış olabilirsiniz belki fakat siz boş verin bu cümleleri, Kule serisini okumadıysanız ve şu an niyetlendiyseniz bir an önce Silahşor kitabını alarak bu açığı kapatın. Ben de en kısa sürede seriyi başa alayım ve kim bilir, belki bir yerlerde habersizce aynı cümleleri okuyor olacağızdır. 



Peki benim King okuma listem? 
Önümüzdeki aylarda Kule Serisi'ne yapacağım re-read hariç ustanın Mahşer, Ceset, Duma Adası, Kuşku Mevsimi ve Ejderha'nın Gözleri kitaplarını okumayı planlıyorum. 

Sözü bitirmeden önce, bahsettiğim kitapların (yahut bu kitaplardan bazılarının içerisinde bulunan öykülerin) başarılı tv/film uyarlamalarına da değinmek istiyorum. Genel olarak bu uyarlamaların büyük bir kısmı izlenmeye değer değil fakat birkaç tanesi gerçekten izlenmeye değer. Bu uyarlamaları aşağıya bırakacağım, dilerseniz önce filmi izleyin, dilerseniz kitabını okuyup sonra filmi izleyin. Yani yazının burasına kadar geldiyseniz, mutlaka birini yaparsınız görüşüme dayanarak şunu da rica edeceğim: filmi izleyip kitabı okumamazlık etmeyin. 
Buyrun başarılı uyarlamalar:

-The Shining (1980)
-Pet Sematary (1989) 
-Misery (1990)
-The Green Mile (1999)
-Storm of the Century (1999) - Kitabını ben de okumadım henüz ama dizi güzel 
-The Mist (2007)
-1408 (2007)
-11/22/63 (2016)


Buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim. Eğer siz de bir King severseniz ve buraya kadar okuyup bana pek çok fikrimde katılıyorsanız, ne mutlu bana! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder